31 Ekim 2009 Cumartesi

TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ – ZAZALARA DEMOKRATİK HAKLAR

Hükümetin geleneksel devlet çizgisinin dışında, yeni bir politika olarak başlattığı „Demokratik Açılım“ politikasını olumlu görmekteyiz. Atılan adımlar yetersiz olsa da demokratikleşmeye katkıları yadsınamaz. Ne var ki “Demokratik Açılım” adı altında yürütülen politika pek de belirli değildir. Dolayısıyla, tam da neyi hedeflediği anlaşılmamaktadır.


Her nedense Türklerden ve Kürtlerden sonra üçüncü büyük ulusal topluluk olan Zazalar gündeme gelmemektedir. Aksine “açılım” politikası Zazalar açısından tersine yürüyor. Zazaca ayrı bir televizyon kanalı talebimiz kabul edilmedi. Aynı dönemde Dersim coğrafyasında barajların yapımına hız verildi. Dersim’e yapılan ve yapılması planlanan bu sekiz baraj bir doğa ve kültür katliamına sebep olacaktır. Hükümetin bu tutumunun demokratik açılımla ne kadar örtüştüğü gerçekten tartışma konusudur.


Zazalar sadece Osmanlı döneminde deĝil, Türkiye Cumhuriyeti döneminde de büyük baskılara ve kırımlara uğramışlardır. 1921, 1925, 1937-38 Zazaların tarihinde unutulmayacak büyük felaketlerdir. Her defasında yerinden yurdundan koparılan bu halk tek dil politikası ile yaşadığı coğrafyada bile dilini yaşatamaz hale getirilmiştir.


Tek dil politikası Zaza halkı üzerinde çok katı bir şekilde uygulandı. Gelinen aşamada Zazaca UNESCO tarafından da tehlike altındaki diller arasında değerlendirildi. Türkiye Cumhuriyeti devleti, kendi vatandaşları ile barışmak için sadece özür dilemekle kalmamalı, aynı zamanda ve daha da önemlisi yaptığı haksızlıkları telafi etmek için de adımlar atmalıdır.


Türkiye sorunlarını çözmek zorundadır. Bunun yolu ve yöntemi şiddetten değil, demokratik yaklaşımlardan, güncel deyimiyle ‘demokratik açılım’lardan geçer.

Demokratikleşme için öncelikle yapılması gerekenler şunlardır:

Demokratik ve özgürlükçü bir anayasa sorunların çözümünün ana çerçevesini oluşturur. Vakit geçirilmeden demokratik ve özgürlükçü bir anayasa yapılmalıdır.

Ulusal ve demokratik haklar anayasal güvenceye bağlanmalıdır.

Ulusal sorunların çözümü, tam katılımcı demokratik yapıdan geçer. Devletin yapısında uygun düzenlemeler yapılarak yerel yönetimlere ağırlık verilen katılımcı ve demokratik bir sistem kurulmalıdır.

Anayasanın 42. maddesindeki „ (…) Türkçeden başka hiç bir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez” ibaresinin değiştirilerek, Zazaca ve Anadolu’da kullanılan diğer dillerin anadil tanımına ve statüsüne alınarak evrensel normlara uygun hale getirilmelidir.



Zazaların tarihi, kültürü ve Zazaca Türkiye’deki üniversitelerde çağdaş bilimsel temelde araştırılmalı, bunun için gerekli düzenlemeler ve özendirici tedbirler alınarak öncelikle Tunceli, Bingöl ve Dicle üniversitelerinde Zaza Dili ve Edebiyatı Bölümleri açılmalıdır.

Zazaca eğitim-öğretim önündeki engeller tümüyle kaldırılmalı, Zazaların yaşadığı alanlarda (köy, kasaba, şehir) Türkçe’nin yanı sıra Zazaca eğitim de verilmelidir.

Yayın dili sadece Zazaca olan televizyonlar ve radyolar açılmalıdır.

Değiştirilmiş yer adları yeniden iade edilmelidir.

Kuruluşundan beri laik olduğunu söyleyen devlet, gerçek laikliğin gereği olarak devlet ve dini birbirinden ayırmalı, dinler arasında ayrımcılık yapmamalıdır. Bu bağlamda Dersim İnancı da tümüyle özgür olmalıdır. Herkes dini inancını kendi anadilinde yapabilmelidir.

Dersim ve çevresinde Munzur, Harçik ve Peri suyu üzerinde yapılan ve yapımı devam eden barajların faaliyetleri derhal durdurulmalıdır.

Halkımızın uzun yıllar içinde birikmiş sorunları var. Biz bütün zorluklarına rağmen demokratik çözümün en doğru yol olduğunu düşünüyoruz.


Türkiye’nin demokrasiye, Zazaların da Anadolu’da yaşayan tüm insanlarla birlikte daha fazla özgürlüğe ihtiyacı var.

30.10.2009





Kemal Akay (yazar)

Dr. Hüseyin Çağlayan (politolog)

M.Tornêğeyali (araştırmacı)

Xal Çelker (araştırmacı, yazar)

Berfin Jêl (yazar)

Sait Çiya (araştırmacı, yazar)

Hıdır Eren (sosyolog, eğitimci, yazar)

Ali Ekici (araştırmacı)

Faruk Eren (eğitimci, yazar)

Fahri Pamukçu (eğitimci, araştırmacı, yazar)

Haydar Şahin (araştırmacı)

Dilaver Eren (yüksek elektrik mühendisi)

Mesut Keskin (dilbilimci)

Cefo Çarekız (T. Şahin, yazar)

Hakkı Çimen (eğitimci, yazar)

Mirzali Zazaoğlu (Zazaca Wikipedia redaktörü)

Yaşar Aratemur (araştırmacı)

Şervan Barihas (sanatçı)

Hayri Dalkılıç (yazar)

Hasan Öztürk (işletmeci)

Ali Himmet Dağ (yazar, sosyolog)

Usxanê Cemali (yazar)



Zaza Kültürevi Mannheim

www.zazaki.de sitesi


Yukarıdaki açıklamaya katılıyorum

Mehmet Tüzün (eğitimci-halkla ilişkiler- şair)

29 Ekim 2009 Perşembe

Bingöl’e Vali Olsaydım

Eğer ben olabilseydim
Yetkilerim olabilseydi benim
Bırakalım, daha eskileri
ve bin dokuz yüz otuz’ları
Bakın neler yapardım

Neden mi girmiyorum
bin dokuz yüz otuzlara
Sorun çıkarmayalım kendimize
ve de kimi adamlara
Bırakalım şimdilik
Bin dokuz yüz yirmileri
ve de bin dokuz yüz otuzları
Bekleyelim ortak anlatımları

-*-*-

Seçilseydi valiler ve de kaymakamlar
Seçseydiniz beni, BİNGÖL’E Vali
***

1940larda
Bakmazdım, nereden mezun olduğuna
ister kıta, okul ya da medrese
ilk, orta ya da lise
insanlarımızı okutacak öğretmenler
ve de okutmanlar bulur
okur yazar yapardım BİNGÖLLÜLERİ
Ağa, ya da maraba
Mürid, ya da şeyh
Çiftçi, ya da çoban

1950’lerde
başlardım, onları örgütlemeye
okulda, yolda, köyde, kasabada
Evde, atölyede, dükkanda
bahçede, tarlada, çarşıda
komda, mezrada, yaylada
Yazlık ya da kışlakta
örgütlerdim Bingöllüleri

Ağaları, beyleri, şeyhleri
Akıllılar ve de bilgeleri
Girişimci olsunlar diye
Toplumsal sorumlulukları gereği
Halkına hizmet için örgütlerdim, onları

İşlerini daha iyi yapsınlar diye
Çalışmasınlar hem de nafile
çiftçi, maraba, çobanları
Örgütlerdim onları

Örgütlerdim onları
evler, okullar, yollar
çeşmeler, köprüler yaptırır
Bahçeler, bağlar, seralar kurardım
Kurardım fabrikalar
Beni vali seçselerdi
değerli hemşehrilerim

1960’larda
acemi ya da sürgün olmuşları
tembel ve de işini bilmezleri
atardım hepsini görevden
Araç, gereç, makinaları ve elbette gelen ödenekleri
Kullanamayanları uzaklaştırırdım, bu işlerden.

Geniş geniş yollar yaptırır
asfalt dökerdim
Kalaycıları, kepçe ve kaşıkçıları
Sepetçi ve semercileri işverene
Demirci dükkanlarını, Dokuma tezgahlarını
atölye ve fabrikalara çevirirdim.

Kız, ya da oğlan, sayısına da bakmadan
okuturdum, bütün çocukları
Meslek sahibi olsunlar
İşlerini daha iyi yapsınlar
Hem başarılı, hem varlıklılar

1970’lerde
kadın, erkek, genç, yaşlı, büyük, küçük
demeden şirketler kurdururdum
Anonim, limited, komandite ya da kooperatif
Tarım, orman, maden, ticarette
Eğitim, sağlık ve her hizmette
Para ettirmek için her emeği
ve zenginleşsin insanlar diye
Örgütlerdim onları

Boş vaazlara zaman ayırmazdım
Nafile konuşmalar yapmazdım
Sloganlar ve de palavralar attırmazdım
Toprağa tohum atar, fidan dikerdim
Temeller atar, gerektiği kadar tüneller ve de
Su kanalları yaptırırdım

1980’lerde
eğitim, sanat ve de bilimde neler yapardım, neler
Tıp, bilişim, fizik, matematik ve kimyada
Uzmanlar yetişsin diye
Doktor, mühendis, avukat
Bürokrat ve de diplomat
Felsefede, sosyolojide
muhasebede, ticaret ve planlamada
dünyada olup biteni bilen
yapılanları anlayan adamlar yetişsin diye
herkesin fikirlerini
hem de düşüncelerini bilsinler diye
dünyanın bilgisini
tekniğini toplardım Bingöl’e

Öğrenirdik geçmişi
Anlardık bugünü
Öngörürdük yarını, öbür günü

1990’larda
Ah kardeşim, ah bacım
Bizim olmayan kavgalarda
Anam, babam, amcam
Karakola, mahkeme ya da zindana
Düşürmezdim kimseyi
Yaktırmazdım ormanları, bahçeleri
ya da köyleri ve tabii ki evleri
Döşetmezdim mayınları
Mera ya da tarlada
Olmazdı, şarapnel parçaları
Terk ettirmezdim
Kız ya da oğlanlara
Ara ve de son sınıflardan, Fakültelerini
Ellerine tabanca, tüfek, bazuka
sten ya da kalaşnikof aldırmazdım
Kalem aldırır, bilgi işlem yaptırırdım

Matkap, kalem, pusula ve de dürbünü
İnsan canına kıymak için değil
Yollara, köprülere engel kayaları
Yıkmak için kullandırırdım

Dünya alemi, konuyu komşuyu
Ve de aileyi, akrabayı dinleyip
anlasınlar diye örgütlerdim, onları
Seminer, toplantı düzenler
Tartıştırırdım, onları

Şehit oldu diye nara
ya da zılgıt attırmazdım.
Yol, köprü, ya da üretim yaptı diye
Sevinir, sevinir, sevinirdim

Kışı anlayalım ama
Yazın bari üşümezdi
Hem yemezdi, hiçbir Bingöllü
Ağustos ayında çayla kuru ekmek

İnsan haklarına saygılı
Hem de adaletli davranarak
herkesten de bunu beklerdim
Hakaretin, hele de eziyetin
bir de sefaletin, fakirlik ve de cehaletin
adını silerdim, Allah’ın izniyle
ve sizlerin de desteğiyle

Seçebilseydiniz beni
hastalarımız ölmezdi yollarda
Ben de ağlamazdım için için
Yıkamazdım gözlerimi
Görmesinler diye, ağladığımı

Torné Thuji

20 Ekim 2009 Salı

OLMADI MEHMET OLMADI

-*-
Bir de adaşım olacaksın…
Aynı sayfaları paylaştık…
Sew u roza ho DÊSIM olan birine bunu nasıl yaparsın!...

Hiç mi eleştirecek bir yanımı bulamadın???
Hadi beni kişi olarak tanımadığını söyleyebilirsin…
Yazılarımda kayda değer bir şey bulamadın mı????

“XATIRUNÊ LAWUKU RA” bir söz etseydin…
Bir söz etseydin, benden de bir “arkadaşına”…..
Olmadı, şakacıktan yapsaydın…

Ne olurdu yani…
İlle de yalvarmam mı gerek…
-*-*-

Demek ki; yanında kıymetim bu kadarmış, ha!....
Vallah! Dünyanın -elbette DÊSIM’in- en mutlu insanı olurdum, eğer samimi sohbetlere konu olursam…

Eğer hakkımda konuşulanlar sır olarak, en yakınlara, en samimilere söylense…
İlkokul müsamere çocukları gibi teselli edilmeye de ihtiyaç duymam…

Nasıl duyayım ki…
Neden duyayım ki…

Boş birini kim eleştirir ki…
Aklı “kendinden menkul birileri”ni kim eleştirir ki…
Toplumun omurunda olmayan birilerini kim eleştirir ki…
Söyledikleri/ yazdıkları önemsenmeyen birini kim eleştirir ki…
Yahooo Désimi önemsediği için eleştirilen désimli, nasıl mutlu olmaz ki…
-*-*-

HALA VAZE:

İnsanı önemseyen désımli çok da, ya Désımliyi önemseyen…
Dünyayı önemseyen désımli çok da, ya Désımi önemseyen…
Kültürü önemseyen désımli çok da, ya Désımin kültürünü önemseyen…
Dilleri önemseyen désımli çok da, ya Désımin dilini önemseyen…
Doğayı önemseyen désımli çok da, ya Désımin doğasını önemseyen…

Dünyadakileri elbette… Ama Désım’de açılan maden kuyularına ne gömüldüğünü önemseyen…
-*-*-

Yazınki plaj görüntülerinin manşet olmasına sevinmem mi…
Elbette sevindim…

Son eylemde “20 binin üzerinde insanın içinde yürümeye sevinmedim mi” zannedersin…
Désım için yürümek önemli elbette…

Neden bu denli geç…

Neden kışın orada yaşayacak kadar değil…

Neden 60’lardaki kadar, çocuklarımızın okumasını sağlayamıyoruz…

Dünyanın her milletinden patron kabul ederiz de, ya désımlileri…
Şiiri çok severler, désımliler… Ya Désımin şiirini önemseyen…
Bulduklarını, peşkeş çekmekten gayri…

Hikayeleri, masalları önemseyen désimli çok da, ya Désıminkiler…

Peki neden bu gürültü, patırtı, şamata…???

Çünkü Memedé ma:
Kimi makale, hikaye, şiir ve mektuplarda DÊSIM’in adı geçiyor…

DÊSIMiN ADI

Mehmet TÜZÜN

15 Ekim 2009 Perşembe

YÊNO ÇiNENO-WE BENO

-*-

Bıra bıra tı diyağé zerré ma bıra
Ma yé to, na lerza to maré çıra
Qom urzeno ra pay, tı vérda tıra
Qéy cıra bé xever u bé xatıra


Ma huneré zuvini newe divi
Newe haydar u hawuré ho bivi
Qesé huyé peyeni ma névativi
Çı ma ré ğelet vi, çı ke rast şivi


Dewé da xıraviye ré wayiriye
Nébena bé server u serdariye
Na dawa ma, dawa gırane viye
Ramina ve hawur u haydariye


Çıqa ke na ve ma béxever biye
Qe néwazené şiya békeşiye
Xort u ozevi kené wayiriye
Çı héf ke to ve ho çhım nédiye


Bıra! no felek ma ra çı wazeno
Qéy tım vıréniye ro ma bırneno
Çévésae yéno, çineno we, beno
Destu keno verra, zerru vésneno


Az u rez u zanu rındek zoneno
No çévésae ma ré zéde véneno
Sorruné ma sero adır vésneno
Zerre vıloşino, vıle çewt maneno


Ma zuvini ré xal u werezayi
Heté ra dedeçéney u derezayi
Taé zof rew şi, cigeri vésnayi
Qomé ma ré nalini caverdayi

Torné Thuji

13 Ekim 2009 Salı

DERDÊ MA HALÊ MA

*
Da da! hala béré na derdé ma, halé ma
Derudor maré bar, rast nébeno vılé ma
Çıra kewté ra téaré, ma ni havalé ma
De unca kerdive téra, derd u khulé ma


Yéma taé dané ho ro, vané malé ma
Serva mali qırkerdi domon u khalé ma
Qa gureti qender ve astır u çualé ma
Cokura vi, ma dest de némend dalé ma


Taé vané rasto, hora aqıl u fıkré ma
Herkes bızono yéma, bımıso zıkré ma
Baqılo, kam ke ho nano ro çığıré ma
Zengın lozım niyo, beso feqiré ma


Taé yéné vané, her çi serva diné ma
Lao serva dini kişiyayi çond vıréné ma
Çirr kerdi, némend tumon u pıréné ma
Bırr, tırr u kasu ra vérdi ra bırené ma


Duri vındeno, qomé ho cıra mevéro
Werté nékuno, va hérsé dine wevéro
Ma péyde tarixé mıxenetiyo no péro
Qa cokura o ke sar cor, qomé ma céro


Sıma ve heq kené, ni raşti dané péro
Rındek pérodé, hérsé dinu qa provéro
Zerré ho ra tever keré, va véjiyo şéro
Xevere cıdé Torné Thuji va hona béro

7 Ekim 2009 Çarşamba

_ MUZUR ÇISMÊ RO U CANi _

Ollem bızono Désımız se vano
Muzır, Désımu ré eve çı mano
Désımız vano, Muzır ro u cano
No qesé khalıkune ma, zof khano
-*-

Dina de eve name u vengiyo
Ko u çısme u çhemé ho jargiyo
Héyniyé Muzıri hewsé dergiyo
İtıqaté ma de kemeré çengiyo


Muzır, Désım ré çısmé ro u cano
Desımız niya zono, niya ki vano
Eve çımo ğelet, pıro nianédano
Cıré wayir vo ke Muzır bımano


Vora ke zımıstanı kou ro vorena
Hata omnani kou serro manena
V ıloşina ro, cerdu ra rézena
Resena pé, çırtanu de belbena


Kouné Désımi ro qa vore bıvoro
Ağwa heyniyu mevındo, bıgurro
Ro u can, ko u çhemi ra Muzıro
Ta era ho do, va Désim memıro


Ewro vıle çewto, qom béheduro
Désımız ke, dawa Muzıri ra duro
Bara azé Désımi ré, her çi zuro
Ağwe némanena ke, gepé buro


Veréniye ro çhemu gıré dano
Nafaé Désım de koka her çi ano
Tepısé ağwe, Désim ré fermano
Bé dae ke! Kou ra wele memano


Torné Thuji

HONA KE HARD U HEWA NÊMERDO

-*-
Caé pi u khalıkuné ke, tırr u kaşi
Hona é tırru ra esté, dar u vaşi
Cıré wayiro, kam ke tede rae ra şi
Bé hard bené xam, caé ho de, xaşi


Sari qerari dé, ma pro sér kerdo
Sené aqılo, ma hardé ho caverdo
Hard u ağwe u hewa ke némerdo
Caé weşiyo, çıqa ke çele de serdo


Düey bıkeré ke zof çi névırajiyo
Koti kerdo béton, dest ra véjiyo
Sa vime ke hard qılérın nébiyo
Hard zengıno, çıqa ke nézoniyo


Ollem zono, yé ma tır u bendıno
Kemer u kuçé hardé ma rengıno
Qom qey welat u zoné ra vérdıno
Haur ki niyo, hard çıqa zengıno


De her ca ison rameno weşiye
Heq zoneno, weşiye ke zoniye
Qe keşi de néramina dısmeniye
Werté ho de cé mebırné lézımiye


Televizyon u kompüturi véjiyé
Jubini ra xeverdar u baqıliyé
Theyr u thur u her çiré olvojiyé
Qimet ke da hard u ağwe, isoniyé

Torné Thuji

DÊSIM BÊ MUZIRi NÊBENO

-*-
Kouné kemer u çağılınu de rezena
Eskewtuné bıné hardi de ki vındena
Zé sıté sıpeyi, Ağwa Muzıri belbena
Kef u kopır, ede ho ser de erzena


Vora kou zımıstani pésero nijina
Tan u tiji ke vénena vore vıloşina
Sona goluné bıné hardi de oroşina
Bena çewres çıme héyni, héni véjina


İtıqaté ma désımu de jiarge zonina
Çéfé ho wast, ta dana ro ho çerexina
Ca cade verté dew u suku de vénina
Ge békes, gosé ho rehet, gran gran uncina


Dormé Çhemuné ma, tıvana ceneto
Çhemiyé ke; Désım, désımu ré welato
Çéwesae! sené dısmeno, to tede veto
De! heté ra ki wayiré text u dewleto


Welaté mırcolık u mor u mılaununo
Taé theyr u thuri ré xané seré rauno
Hem ki, vırara maa surbelek mosuno
Wayiré dar u ber u sung u rıvésuno


Dormé ho nos u neqsé desté wayiri
Hesreta cıré, désımız ke kuno duri
Hundé ke bıgurro ağwa Çhemé Muzıri
Désımız ki wayiré huzur u heduri

Torné Thuji