30 Kasım 2009 Pazartesi

KİM BU PEZEVENK!

KİM BU PEZEVENK


zaza
Kaba, ilkel, yabanıl.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
________________________________________
zaza
Kekeme.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
________________________________________
zaza
pezevenk.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
________________________________________
zaza
1. Kaba konuşan. 2. Dilsiz.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


Nerede yazılı ola ki; bu densizlik…

İşte kaynak…



Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü

Ankara : Türk Dil Kurumu , 1979.
cilt: 11
U-Z ( u - züzüli )




Kim bu pezevenk????


Mehmet Tüzün

29 Kasım 2009 Pazar

EZ SA BENU

Ez sıma ré lawukuné ho nusnenu.
Sıma ke tım bıwané, ez sa benu
Ez tım u tım wesiya qomi u zoni wazenu
Hundé ke mı dest ra béro, ez ki qéret kenu

Torné Thuji


KAM VANO, QIRVAN EREPKIO

Naine bızono


Ez qırvané laz u çéna ho!
Daé qırvan!
Ez to ré qırvan!
Tı mı ré qırvan!
Qırvan kerdene
Qırvan guretene

Çol de çı malo, çı qırvano...
Qırvan jiar u diyaru ré biyo...

Torné Thuji



ÇI AME AQILÊ MA NUSNEME


salıx daene : önermek
lez : niza, kavga
lez kerdene : tartışmak, kavga etmek
lerze : acele
lerze kerdene : acele etmek
lerzaene : titremek, sallanmak
lerznaene : hastalanmak

Torné Thuji

18 Kasım 2009 Çarşamba

BERTAL YURTSEVER'iN CÜZDANI

*
Civrak, Qızılkileseye(Nazimiye) bağlı bir köydür.
Farklı mahalle ve dört de mezrası vardır.
İki mezra dışındakiler Xormek Aşiretine mensupturlar.


Cemal Bardakçı 1935 öncesi bölgede genel vali olarak bulunuyordu.

Genel Vali Cemal Bardakçı, kızı ile Civrak'a gelir. Çadır kurar, 4 gün Civrak Ağalarına mihman olur.
Kızına takılan hediye beşibirliklerle döner.

Anlatılanlara göre, ağaları silahları teslime ve ülkenin batısında mecburi iskana/sürgüne razı eder.
-*-

BERTAL YURTSEVER/ Gerçek kimliği ile BERTAL EFENDI

Bertal Efendi; Memedé Ali yé Gulavi’nin en küçük oğludur. Yani Civarik'li Süleyman Ağa’nın küçük kardeşidir. Rüştiye'yi okumuş, eski ve yeni yazıyı bilir. Çok iyi konuşan, iyi bir hatip...


Bertal Efendi ve Gerişli Yusuf Ağa hükümetin nakliye işini yaparlar.

  • Yük hayvanlarının 3’ü Aréanlı Yusuf Ağa’nın zimmetinde,
  • kalanları Bertal Yurtsever/ Bertal Efendi’nin zimmetindedirler.
  • Ama, sadece iki tanesi kendisine aittirler.
  • Diğerleri yakın akraba ve komşulara ait...
  • Bir tanesinin sahibi de asker olarak ülkenin başka bir köşesinde vatan hizmeti yaptırmaktadır. (Sayderé Khali)

Ambarlar tutulur. Bu ambarlarda özellikle suvari alaylarının ihtiyaçları depolanır ve ulaştırılır.


Bu iş nedeniyle , Köyü ile ilişkileri de kopar. Bertal Efendi son iki yıl içinde köyüne çok az gider.


Nakliye işi, asgari 13 yük hayvanı (beygir/katır) ile sürekli ve düzenli devam eder. Ve de 2 yıl sürer. Taa ki...

-*-*-

Bir gün yetkililer Bertal Efendiyi çağırırlar. 
 "Ülkenin batısına sürgüne gönderileceği" bildirilir.  Hesapların görülmesini isterler.


Yapılan hesaplamalar sonucu, alacaklardan Yusuf Ağa’nın payı dışında kalan paralar; hesaplar gereğince Bertal Efendi’ye ödeme yapılır.

  • O para iki yıllık nakliye ve malların bedelidir.

Görgü tanıklarının ifadesine göre:
 Bertal Efendi parayı koca cüzdanına yerleştirir ve kapatmaya gücü yetmez. Banknotlar çoktur.
 Cüzdanı, yanında bulunan Ağabeyi Süleyman Ağa’nın damadı Memedé İvişi alır, kapatır ve    kendisine verir.

-*-
Parayı alan Bertal Ağa’ya, kendisinin Elazığ’a gidip treni ayarlaması, ailesine hitaben bir mektup yazıp kendilerine vermesi söylenir.


  • Mektup yazılır ve Yüzbaşıya verilir. Nahiye Müdürü Tevfiq de yanındadır.

  • Ancak, aynı gün kendisine “ trenin ayarlandığı, Bertal Efendi’nin kendileri ile ailesini karşılamaya gelmesi gerektiği söylenir.


Bertal Ağa kuşkulanır. Ama artık hiç yalnız kalamaz.
-*-

Köye doğru yola koyulmak için atların yanına geldiklerinde, kısrağına Yüzbaşı biner. Kendisine topal bir at verilir.
Yalnızdır. Yapacak bir şeyi de kalmamıştır.
*
-
Yanlarında bir manga da asker vardır. Qızılkilise’den Dérüye’ye doğru yola koyulurlar.

Kewle varmadan, Azgilar hizasında, çalılıklar arasında pusuda kafalar gördüğünde ise iş işten geçmiştir. Tabancasına bile davranamadan attan düşer. Kanlar içindedir....

-*-
Yanındaki Askerler köye gelip, mektubu oğlu Ali Efendi 'ye verirler. Babasının da Elazığ'a gidip trende yer tutacağını söylerler.

Ailenin ve yakın akrabaların derhal hazırlanmasını isterler.
Ancak; Ali Efendi'nin "O durumda, bu iş en az 3 gün sürer" demesi üzerine akrabaların toplanmasından vaz geçilir.

Komşuları Mıstefayé Avaşi 'den de toplanmasına Ali Efendi gene itiraz eder. 
"O, bize hayli uzak biri... 
 Eğer onun derecesinde akrabalar da kendileri ile götürülecek ise, bir haftalık zaman gerekir"  demesi üzerine salıverilir, Mıstefayé Ded Avaşi


Aile; pahada ağır, yükte hafif neleri varsa alır yanına... Eşyaların bir kısmı katırlara yüklenir. Taşıyabildikleri kadarını da sırtlarına alırlar.

Erkek, kadın, yaşlı, çocuk... tam 54 kişi. Bunlardan iki gelin hamiledir. Biri de bir asker karısıdır. Yani kocası Mıstefaé Weli, vatani görevini yapmaktadır.

Aile topluca Dérüye/Dereova’yı geçer. Remedan altına geldiğinde, durdurulur.

Görgü tanıklarının ifadesine göre – bunların iki tanesi yolu çok iyi gören konumda iki çoban-


  •  "Makineliler kurulur. 
  •    Büyük bir gürültü ve feveran içinde birbirlerine sarılmış bu 54 kişi ve 
  •      gelinlerin karnındaki çocuklarla, yere düşerler.


İsabet almamış iki küçük çocuk dere aşağı kaçarlar. Peşlerinden gidilir. Ordaki çobanlara nereye saklandıkları sorulur. Çobanlar iki çocuğun saklandığı çalılığı gösterirler. Çocuklar orada kurşunlanırlar. Cesetleri kayışlarla bağlanıp çekilip diğerlerinin yanına sürüklenir.

Görgü tanıklarının anlatımlarına göre:

  •  Yerde yatan cesetler önce süngülenir, 
  •  sonra üzerlerine gazyağı dökülerek yakılırlar. 
  •  Yanma olayı 2 gün devam eder...

-*-

İçlerinden kimi çocukların kaçmış olabileceği ihtimali de daha sonra gelen haberlerle yok olur.

Bertal Efendi'ini cesedi iki gün sonra, Azgilarlı Usé Heşi’nin haber vermesi üzerine Cıvrak köylülerince (Memé Hiçi) alınır.
*-*


Şimdi,  o dönemin politik mirasçılarına sormak gerek:

(Bu; insani bir görev olduğu gibi, yakınlarının en doğal hakkıdır)

  • 1. O banknot dolu cüzdan ne oldu? Neden iki yıl katırları ile birlikte devlete hizmet veren insanların paralarına ne oldu? /Aynı zamanda diğer katır sahiplerinin de alacaklarıdır

  • 2. Bertal Efendi’nin altın köstekli cep saati, kehribar tespihi, taşlı altın yüzüğü de dahil, şahsi eşyasına ne oldu?

  • 3. Bir valinin kızına altın beşibirler hediye etmiş bir ailenin ve kardeş ailenin diğer ziynet eşyaları ve paralarına ne oldu?

  • 4.Devletin ihalesini alıp hizmet veren biri, nasıl olur da subayları tarafından ölüme götürülür?

  • 5.Devletin genel valisi tarafından mecburi iskana ikna edilmiş insanlar neden başkaldırsınlar?

  • 6.Peki devlet belgeleri, bu aile ve Bertal Efendi için ne derler? Sonlarını nasıl gösterirler?


NOT: .
120 'sine varmış Daka Pile Zarifa(Büyükanne Zarifa: Sıléman Ağa ve Bertal Efendilerin anneleri) evde yalnız kalır.

Katliam haberi alındığında ise evde tavana asılı olarak ölü bulunur.


(... devam edecek)

Torné Thuji

14 Kasım 2009 Cumartesi

DERSİM SEYİTLERİ UNUTULMADI!

Dersim News/Dersim


15 Kasım 1937 yılında Xarput'ta idam edilen Dersim Seyitleri, idam edilişlerinin 72'nci yıldönümünde Dersim merkezinde anıldı.

İlkin Dersim 38 kurbanlarının anısına Cem Evi önünde 8 mum yakıldı. Ardından Sanat Sokağı nda basın açıklması yapıldı.

Basın açıklamasında Seyit Rıza nın torunu Rüstem Polat, FDG Genel Başkanı Yaşar Kaya, Dersim Kültür Derneği Başkanı Ali Mükan, Almanyadan İnsan Hakları savunucusu Cristian Zimmermann birer konuşma yaptılar.

Konuşmaların ardından basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını olduğu gibi yayınlıyoruz:

72 Yıldır Kapanmayan Yara
Seyitlerimizın Mezarları Nerede?

Bundan tam 72 yıl önce 14/15 Kasım1937 de, Elazığ Buğday Meydanı’nda Seyd Rıza, Wusênê Seydi, Aliye Mirzê Sili, Civrail Ağa, Hesen Ağa, Fındıq Ağa, , Resik Uşen ve Hesenê Ivraimê Gıji idam edilmişti. Ankara’dan özel olarak görevlendirilen İhsan Sabri Çağlayangil tarafından yeni bir savcı atanarak ve yasadışı bir şekilde pazar günü mahkeme açılarak, ısmarlama idam kararı alınmış ve bir kaç saat sonra da infaz gerçekleştirilmişti. İdam edildiğinde Seyit Rıza 75 yaşın üzerindeydi ve yine hileli mahkeme kararı ile yaşı küçültülerek idam edilmişti.

İdam kararları önceden verilmişti. Zira „tek millet, tek dil ve tek mezhep“ yaratma zihniyeti Dersim’de „Dersim Kanunlarını“ işletiyordu. İdam edilenler Dersim’in ileri gelenleriydi, suçsuzdular. İdamlar ile Dersim sindirilmek istenmiştir, 38 deki kanlı kesitin hazırlıkları yapılmıştır.
Dersim Seyitleri’nin mezarlarının yerinin bulunması, emanetlerin yakınlarına teslim edilmesi istemi ile 30.10.2006 tarihinde Seyit Rıza’nın kızı Leyla Ağlar ve torunu Rüstem Polat’ın avukatları Hüseyin Aygün aracılığı ile açtıkları davanın sonucu Elazığ İdare Mahkemesi tarafından 27.08.2008 tarihinde açıklandı.

Mahkeme özetle “davalı idarenin kayıtlarında bilgi bulunmadığı, defin ve mezarlıklar konusunda yetkili belediye başkanlığı kayıtlarında da belge-bilgi olmadığı ve her türlü araştırma yapıldığı halde belge elde edilememesi ve mevcut olmayan bir belge ve bilginin de verilemeyeceği” gerekçeleriyle davayı kabul etmemiştir.
Mahkeme kararı umut kırıcıdır. “Bu sonucu bekliyorduk” demek istemezdik, ancak bir kez daha haklı çıkmanın üzüntüsü içindeyiz. Bu karar ile 1937/38 tarihinde yapılan kıyımlar ve tarihi haksızlıkların giderilmesi için bir fırsat heba edilmiştir. Dersim’e yapılan haksızlıklar, bir kere daha tarihin küflü sayfalarında unutulmaya terk edilmiştir. Bu dava ile bir kez daha görülmüştür ki; devlet, Dersim’e karşı inkârcılık politikasına aynen devam ediyor.
Bu dava yalnızca idam edilen Dersim Seyitleri’nin akrabalarının davası değildir, bu dava bizim de davamızdır, bu dava Dersim’in davasıdır. Bu davanın takipçisi olacağız, hukuki mücadelenin yürütülmesinde her türlü desteğimizi sonuna kadar sunacağız.

Mezar yerlerinin açıklanması Elazığ’daki 3 yargıçtan öte devleti yönetenlerin sorumluluğundadır. Sayın Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’a bir kez daha çağrıda bulunmak istiyoruz: 14/15 Kasım 1937 tarihinde idam edilen Dersim Seyitlerinin mezarları nerede, Seyit Rıza’nın saati ve 40 Lirası nerede? 72 yıldır kanayan bu yara daha ne kadar vicdanları sızlatmaya devam edecek?
Biz 1937’de idam edilenlerin uğradığı mağduriyetin giderilmesini beklerken, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur ÖYMEN’in ’38 vahşetini destekleyen ve haklı gören açıklamalarıyla şok olduk. Dersim 1938 olayı bir katliamdır. Uygar ülkeler tarihlerindeki acı olaylarla yüzleşip kendi halkıyla barışmayı başaran ülkelerdir. Siyasetçilere düşen kin ve düşmanlığı körüklemek değil, iç barış ve kardeşliğin yolunu açmaktır.
Dersim insanı devlete küskündür, kırgındır, buruktur. Tarihle yüzleşmek devletleri ve toplumları küçük düşürmez, aksine saygınlık kazandırır. Türkiye ancak kendi tarihi ile yüzleşerek medeni ülkeler arasındaki yerini alabilir. Ülkemizde barış ve demokrasisinin yolu geçmişin acıları ile yüzleşmekten geçer. Dersim halkının bu çığlığını duyun ve Seyitlerimizin mezar yerlerini açıklayın.

14 Kasım günü Başbakan Erdoğan’ın meclis konuşması tarihi bir gerçeği vurgulamıştır. Sayın Başbakan sözünün arkasında durmalı, Seyitlerimizin mezar yerlerini ortaya çıkarmalıdır. Bu bir mahkeme sorunu değil, Devletin görevidir, Devletin sorumluluğudur.

14 Kasım 2009

Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu (FDG)
Tunceli Dernekleri Federasyonu (TUDEF)

15 Kasım'da Elazığ da Anma Yapılacak

Dersimliler 72 yıl sonra ilk kez Elazığ da Dersim Seyitleri için anma yapacaklar. 15 Kasım günü ise saat 13.00 de Dersim Seyitleri nin idam edildikleri yer olan Elazığ Buğday Meydan'ında FDG ve TUDEF tarafından basın açıklaması yapılacak.

Basın açıklamasının ardından "Seyitlerimizin Mezarları Nerede?" isimli imza kampanyası için toplanan imzalar Cumhurbaşkanına ve Başbakana iletilecek.

Geçen sene, Dersim Seyitleri için 71 yıl sonra ilk kez Dersim'de anma yapılmıştı.

11 Kasım 2009 Çarşamba

DERSIM-38 (3) / MIZ U DUMAN Vi

*

Hewré şiayi bivi kom, néşiyéne
Mız, duman kou serde erjiyéne
Dewi, waréyi némendi, rıjiyéne
Wesu né, quté merdu qırfiyéne


Keşi nézonéne cıro se kené
Périne téy bené piya qırkené
Cendegu wergi, lü, kuzeyi wené
A roze kutıki hard ra goni lésené


Kam ke çımé ho cıro bırnéne
İyé binu ra bırné ra, berdéne
Hata ke lıngu ser fişti, kuyéne
Tainé ki, uza néne pıra kişténe


Wes ki serde kerdé, riyé ho dırné
Vato néverdané ne az, ne qırné
Roze amé, qırkerdene cébırné
Nézona ke, çıra xuya ho vurné


Béaqıl, béhés, béxud mendivi qom
Téserra nas nébi, qe baqıl, qe bom
Kesi qe toway ra nékerdéne lom
Nayé ke mendi vi ki, kerdivi kom


Qom éndi va mewazo béçaréni
Juvini ré ke yar biyéne vıréni
Çirr kerdéne kefené yé rozéni
Welat ra pernéne cor u céréni


Qırne : nesil, kesim
qırné : nesilleri, (Mecazi: aşırı gösterişli, hoppa)

Torné Thuji

9 Kasım 2009 Pazartesi

NA RINDEKiE KOTİ RA

A RINDEKÉNİ

*:
Tı ve a rındekéni, tédine ra cor a
Koti viya, eve na rındekéniya ho ra
Bezne derg, buri tenıki, motemor a
Zerri ra beşti yu, ez ede sowda to ra

Dıdoni mırzané, lewi tenık u sur é
Çévesay, bıhuyiye, sabine, ez ho ré
Gosé mı kherr, çımé mı bé to korr é
Roz ra çond geyimi mırenu ez, to ré

Xatıro gıran o, lewé ma o dest ra
Olli ré sıkır kenune ke! a mae esta
Zéde mevone ki, dae dest ra tı resta
Şirénéniya to ki, rocveroc tayna hesta

Dewa sıma verra sona tırri u kare
Eke béri dewa sıma, çı yéno mı sare
Desté mın u to, kéy ke améy ve téaré
To ho ré remnenu benu vere koy ware

Tı qe merax meke, ware de çı werino
Kelpuği, héluge, sıng u rıvés hao vejino
Moresınci, s a v ı l e, şirik dıme ra jédino
Dırıke, şilani, her tım té dıma çiyé vénino

Bé era rame, ez, bé to qe nébenu
Ez; zerré çımuné to de ho vénenu
Na hardi sero, ho ré qe ca néwazenu
Bé to, ma ez ca u ware pé se kenu

Torné Thuji

4 Kasım 2009 Çarşamba

Sevgili Dersimliler


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün


5 Kasım 2009'da
Tunceli Üniversitesi'nin

2009-2010 akademik yılı açılış törenine katılmak üzere
Tunceli'ye geleceği bildirildi.


Bu haber üzerine Dersimde yaşayan kardeşlerimizden bir isteğim var.


Belki de binlerin isteği...

Belki de milyonların isteği...


Sayın Cumhurbaşkanının Dersimin misafiri olarak algılanmasını, Dersim kültürüne uygun davranılması ve saygıda hiç kusur edilmemesi gerekendir.
Dersimin kültüründe “misafire hakaret” yoktur...


Kendimizi ifade etmenin uygun yolları vardır.


Başkalarını taklit, Dersime ancak zarar verir.

KAVGA ETMEYELİM. SORUNLARIMIZI DİLE GETİRELİM.

*-*

Kendi dilimizde “Hoş Geldin” edelim.
Dersimin Dili ile sorunlarımızı dillendirelim.
Kendi dilimizle hitap edelim...

KONUKLARINA, ANADİLİMİZLE HİTAP EDECEK DERSİMLİ ARANIYOR...


Torné Thuji